Blog

man-feels-hesitant-whether-eat-hamburger-pizza-prefers-eating-junk-food-wears-round-spectacles-jumper-min.jpeg

  • Tüp mide ameliyatı, daha önce diyet yapıp başarısız olmuş kişilere uygulanmaktadır.
  • Tüp mide ameliyatı olan kişiler yalnızca fazla kilolarından kurtulmakla kalmaz aynı zamanda eşlik eden hastalıklarında da (hipertansiyon, uyku apnesi, diyabet, hiperlipidemi vs) büyük bir iyileşme görülür.
  • Tüp mide ameliyatında genel rutinde hastanede yatış süresi 2 veya 3 gündür ve hasta ameliyatın 3 veya 4.saatinde yavaş yavaş yürümeye başlar.
  • Ameliyatın ertesi günü ise hasta diyetisyen takibiyle berrak sıvı diyetine başlar.
  • Tüp mide ameliyatı diğer obezite ameliyatlarına göre komplikasyonları daha az olduğu için çok ağır bir beden işi yapmayan hastaların birçoğu 10.günde işlerine dönebilirler. Bu hastaya bağlı olarak daha erken de olabilir.
  • Tüp mide ameliyatı dünyada en yaygın yapılan standart ve pratik bir obezite ameliyatıdır. Yaklaşık olarak 30-45 dakikada işlem tamamlanır fakat vücudun anatomik yapısına bağlı olarak daha uzun süren ameliyatlar da olabilmektedir.

TÜP MİDE AMELİYATININ GASTRİK BYPASS’A GÖRE AVANTAJLARI

  • Tüp mide sayesinde besin alımında azalma gözlenirken aynı zamanda midenin çıkarılan bölümünden salgılanan açlık hormonunun (ghrelin) ortadan kaldırılmasıyla 18 ay süren iştah üzerinde kontrol sağlanmaktadır.
  • Gastrik bypassta da ghrelin seviyesinde azalma gözlenir fakat bu tüp midedeki azalıştan fazla değildir. Yani tüp mide ameliyatı gastrik bypassa göre iştahı daha iyi yönetir.
  • Tüp mide sonrası mideye endoskopik yolla girilip mide ve onikiparmak bağırsağı incelenebilir fakat gastrik bypassta kör bir mide bölümü kaldığı için endoskopik olarak orayı incelemek mümkün değildir. Yani kör midede kanser veya herhangi bir hastalık oluşursa bunun fark edilmesi çok zordur.
  • Tüp midede ince bağırsağa herhangi bir işlem yapılmadığı için emilim bozukluğu çok görülmez.
  • Gastrik bypassta ise midenin büyük bir kısmı ile ince bağırsağın bir kısmı devre dışı bırakıldığından emilim bozuklukları görülür. Sadece karbonhidrat ve yağların emilimleri azalmakla kalmaz vücuda faydası olan protein, vitamin ve minerallerin emilimleri de bozulur bu yüzden gastrik bypass hastaları ömür boyu multivitamin ve protein kullanmak zorundadır.
  • Tüp midede ise ilk haftalar sıvı beslenmeye ve midenin hacminin çok küçük olması dolayısıyla yeterli besin alınamadığından gerekli protein, vitamin ve mineraller sağlanamaz sadece 1 yıl multivitamin ve 6 ay protein kullanılması önerilir.
  • Tüp midede dumping sendromu görülmez fakat gastrik bypassta besinler hızla ince bağırsağa geçtiğinden bulantı, hâlsizlik ve terleme ile karakterize olan dumping sendromu görülebilmektedir.
  • Ameliyatın başarısı 10 yıl içinde kendini gösterir yani verilen kiloların 10 yıl boyunca korunumu ve geri kilo alımının olmayışı ameliyat başarısını göstermektedir. Eğer ameliyat
  • sonrası verilen kilolar geri alındıysa tüp mide üzerine 2. Bir ameliyat yapılabilir bu oldukça kolaydır fakat bu gastrik bypassta çok söz konusu değildir. Gastrik bypassı tüp mideye çevirmek yada üzerine başka bir ameliyat yapmak çok zordur.
  • Ayrıca tüp mide ameliyatı yapımı kolay ve kısa süreliyken gastrik bypass ameliyatının yapımı daha karışık, riski artmış ve uzun sürelidir.

ameliyat.jpg

Ameliyat öncesi hazırlık

Tüp mide ameliyatı gereklilikleri olan bir cerrahi girişimdir. Amaç kişinin vücutta fazla yağ birikimi nedeniyle bozulmuş veya bozulmakta olan sağlığını tedavi etmektir. Hastanın tüp mide ameliyatı olabilmesi için Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlemiş olduğu, tüm dünya üzerinde geçerli bilimsel genel ve bireysel uyumlulukları karşılaması gerekmektedir. Vücut kitle indeksi dediğimiz kilonun boyun metre karesine bölümüyle çıkan sonuç kişinin bu ameliyat için genel uyumluluğunun olup olmadığını belirler. Dünya sağlık örgütü’nün vücut kitle indeksi sınıflandırmasına göre 30-34.9 kg/m2 olan kişiler 1.derece obez sınıfında yer alırken. 35-35.9 kg/m2 olan kişiler 2. Derece obez ve > 40 kg/m2 üzeri olan kişiler ise 3. Derece obez bir diğer deyiş ile morbid obez kriterlerindedirler. >40 kg/m2 üzerindeki olan kişilerin tüp mide ameliyatı için başka bir şart aranmadan genel uyumluluğu vardır diyebiliriz. 35- 40 kg/m2 vücut kitle indeksi olan kişiler için ek bir hastalığı var ise genel anlamda uyumluluğun olduğunu, 30 kg/m2 vücut kitle indeksine sahip kişilerin ise şeker hastalığı varlığında, değerlendirmeler sonucu tüp mide ameliyatı sonucu uygun olup olmadığını söyleyebiliriz. Fakat kişinin genel uyumluluğunun olması tek başına yeterli değildir, bireysel uyumluluğuda dikkatlice incelenmelidir. Bireysel uyumluluğu için bir dizi tetkik ve tahlillere tabi olarak, diğer branş hekimlerinin de onayından geçen kişinin tüp mide ameliyatına uygunluğu vardır diyebiliriz . Ameliyat öncesi kardiyoloji muayenesi ile birlikte ekg, eko çekilir, akciğer solunum fonksiyon testi çekilir göğüs hastalıkları uzmanı görür, midenin iç hacminin değerlendirilmesi için endoskopisi yapılır, diyetisyen, endokrinoloji ve psikiyatri muayeneleri ve gerekli görülürse daha bir çok tahlil ve tetkik hastaya uygulanabilir, ardından anestezi uzmanı da onay verir ise hastanın tüp mide ameliyatı için genel ve bireysel uyumluluğu vardır, ameliyatı gerçekleştirebiliriz deriz. En sık sorulan sorulardan biri olarak tüp mide ameliyatı öncesi sigarayı bırakmalı mıyız sorusuna yanıt verecek olursak eğer ameliyatına 15 günden daha az var ise sigara tüketiminize devam ediyor olmanızı istiyoruz. Çünkü sigaranın bırakıldığı zaman sonrası vücutta oluşan öksürük, sekresyon gibi komplikasyonlar ameliyatı zorlaştırabilir.  Eğer tüp mide ameliyatınıza 15 gün ve üzerinde bir zaman var ise sigara tüketimini kesmenizi öneriyoruz. Yapılan tüm tahlil ve tetkikler sonucu tüp mide ameliyatı için herhangi bir sağlık sorunu olmayan kişinin ameliyat günü hastaneye yatışı gerçekleştirilir. Tüp mide ameliyatı için hazırlıkların tamamlanmasıyla hasta ameliyata alınır ve her şeyin yolunda gitmesi halinde 2 ya da 3 gece hastane yatışının ardından taburcu olur ve hastamız sağlıkla, ofis işi dediğimiz işlere ve gündelik hayatına dönüş yapabilir.



Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Hastayı Neler bekler ?

Tüp Mide Ameliyatı midenin %80’inin alındığı ve geride kalan %20’lik hacmin kalıcı kısıtlayıcılığı getirdiği, Türkiye’de ve dünyada ilk olarak tercih edilen ve en çok uygulanan obezite ile mücadele yoludur. Tüp mide ameliyatı sonrası kalan %20’lik hacim bir tüp şekline benzetildiği için halk arasında da sıklıkla bilinen adı tüp midedir. Tüp mide ameliyatı obez kriterinde ki hastalar için sağlıklı beslenme ve egzersizi hayatlarına entegre edebilecekleri avantajlı bir yol olarak düşünülmelidir. Obez kişiler bireysel bir beslenme yolu izlediklerinde hem büyük bir mide hacmi ile hem de obezitenin getirmiş olduğu insülin direnci, vücutta eklemlerde ki ağırlıklara bağlı olarak kısıtlanmış hareket ile fiziksel aktivitenin olmayışı, ruhen ve bedenen kendini mutlu hissedememe haliyle kendini yemeğe verme gibi nedenlerden dolayı ya kilo veremeyebiliyor veya verdiği kiloları geri alması muhtemel oluyor. Fakat tüp mide ameliyatı sonrası kısıtlanmış mide hacmi fazla yemeyi engelliyor ve kişi kilo verdikçe kendini daha iyi hissediyor, sağlığı iyileşiyor, hareket kabiliyeti artıyor ve kendisini yaşamda pozitif bir döngünün içinde buluyor. Her obezite cerrahi işlemlerinde olduğu gibi tüp mide ameliyatı sonrasında da hastamızı bekleyen bir süreç ve bazı sorumluluklar oluyor.

Peki tüp mide ameliyatı sonrası hastalarımızı neler bekliyor hadi birazdan bundan bahsedelim. Tüp mide ameliyatı sonrası hastalarımızın 2 veya 3 gece hastanede yatışı olur (Bizim hastalarımızın %85 ve üzeri 2 gece sonrası taburcu oluyor). İlk gün her cerrahi ameliyatında olduğu gibi biraz ağrılı geçebilir fakat taburcu olan hastalarımızın yine %85 ve üzeri ağrı kesici kullanma ihtiyacı duymaz. İlk akşam hastalarımız yürümeye başlar, ertesi gün ise oral alım başlanarak önerdiğimiz sıvıları içmeye başlar. İlk 2 hafta uzman diyetisyenimiz eşliğinde sıvı beslenme süreci olur, ardından püreler ile birlikte katı gıda geçişini yine alanında uzman diyetisyenimizle birlikte gerçekleştirir. Hastalarımızı taburculuk sonrası direkt yürüyüşlerine başlayabilir, 15. gün sonrası yüzmeye başlayabilir ve 2. ay itibariyle ağır sporlara da başlayabilir. Biz hastalarımıza vücutta deformasyonun en az olması ve sıkı bağ dokusu için yüzmeyi ve aletli pilatesi öneriyoruz. Bununla birlikte en önemlisi ise sürdürebileceğiniz bir fiziksel aktiviteyi hayatınız içine dahil etmenizdir. Yaklaşık olarak ilk ay itibariyle hastalarımızın sürece yüksek oranda adaptasyon sağladıklarını ve ilk ay verilen ciddi kilolar ile oldukça mutlu ve enerjik olduklarını gözlemliyoruz. 2 yıl boyunca hastalarımızı takip ediyor ve bu süreçte doğruları yaşamlarına eklemeleri, yanlışları, en önemlisi ise doğru bilinen yanlışları yaşamlarından çıkarmaları için yol klavuzluğu yapmış oluyoruz. Unutulmamalıdır ki yaşamın hiçbir anında mucize yoktur. Rutin olarak hastalarımıza hep anlatırız, tüp mide ameliyatı bir mucize değildir. Kişinin üzerine düşen görev ve sorumlulukları vardır, kişi bu sorumlulukları yerine getirdiği takdirde fazla kilolarından kurtulur ve yaşamı boyunca fit ve sağlıklı kilosunu korur.


mide-botoksuna-nasil-karar-verilir.jpg

Tüp Mide ile kaç kg verilebilir ?

Tüp Mide ameliyatı sonrası kaç kilogram verilir sorusu en çok merak edilen ve hastaya heyecan uyandıran sorularından başında gelir. Tüp mide ameliyatı obezite ile mücadelede dünyada ve Türkiye’de en sıklıkla ve güvenle tercih edilen ilk yöntemdir. Tüp mide ameliyatı sonrası sürece uyumunuz ile fazla kilolarınızın %75’ini ve hatta %100’ünü vererek ideal kilonuza ulaşabilir ve önemli bir halk sağlığı olan, dünyada sigaradan sonra önlenebilir ölümlerden 2. sırayı alan hatta artık bazı ülkelerde maalesef ilk sırayı alan obeziteden kurtulabilirsiniz. Tüp mide ameliyatı sonrası ilk ay fazla kilonun yaklaşık %10 kadarı verilir (yaklaşık 10-25 kg arası), ilk 3 ay fazla olan kiloların en çok verildiği zaman dilimidir. Tüp mide ameliyatı sonrası her ay ilk ay ki gibi kilo verimi beklenmez, tüp mide ameliyatını takiben diğer aylarda hasta ideal kilosuna yaklaştıkça kilo verimi yavaşlar. Kilo verimi bireysel olarak değişmekle birlikte 18 ay devam eder, fakat hastalarımızın pek çoğu ilk 6 ay içerisinde ideal kilosuna çok yakın bir yere (ve hatta ideal kilosuna), hastalarımızın neredeyse tamamı ise ilk 1 yıl içinde fazla kilolarını vermiş olurlar. Fakat hastalarımızın şunu bilmesini isteriz ki kilo verim hızı aynı parmak izi gibi çok bireyseldir. Yaşa, cinsiyete, kiloya, yapılan egzersizin türüne, beslenme alışkanlarına, metabolizma hızına göre değişkenlikler gösterir. Erkekler de kilo verimi kadınlara oranla daha fazladır. Erkeklerde ki kas kütlesinin daha fazla oluşu, kadınlarda ki östrojen hormonunun varlığı bu kilo verim hızını etkileyen etmenlerdendir. Ancak kadın hastalarımızın endişelenmemesini isteriz çünkü doktorunun ve diyetisyeninin öneri ve diyet programlarını uygulayan kişiler tüp mide ameliyatı sonrası süreçte ilk 18 ay içerisinde hedefine ulaşacaktır. Bu bir 100 metre koşusu gibi düşünülmemelidir. Kimi başlangıçta hızlı bir çıkış yaparken kimisi son metrelerde hızını arttırarak hedefe ulaşır. Son olarak Mevlana’nın güzel bir sözüyle noktalamak isteriz.

‘Sen yola çık, yol sana gözükür.’


yeniden-kilo-alirmiyim.jpg

Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Yeniden Kilo Alır mıyım ?

Tüp mide ameliyatı sonrası en çok merak edilen sorulardan bir tanesi ‘Yeniden kilo alır mıyım ? ‘ sorusudur. Tüp mide ameliyatı midenin %80’lik hacminin çıkarıldığı geriye kalan %20’lik hacimin kişiye kısıtlayıcılığı sağladığı, kalan %20’lik hacimin aynı bir tüp şeklini alıyor olmasından dolayı halk arasında tüp mide olarak bilinen sleeve gastrectomy ameliyatıdır.

Tüp mide ameliyatı kişinin beslenmesinde kalıcı kısıtlayıcılığı getirdiği için kişin besin kısıtlaması yaparak mevcut fazla kilolarını vermesini ve verdiğiyle kiloyu ömrü boyunca korumasını amaçlayan bir obeziteyle mücadele yoludur.

Tüp mide ameliyatı sonrası kişi kendisine yetecek kadar beslenmeye başladığında ve kilolarını verdikçe pozitif bir döngünün içerisinde bulur kendini. Kilo verdikçe enerjisi artmaya başlar, sabahları yorgun uyanmaktan kurtulur ve güne daha dinç bir başlangıç yapmış olur, hareket kısıtlamaları ortadan kalkar, daha rahat hareket eder ve hatta spor yapmak için kendinde güç bulduğu bir dönem yaşar, sağlıklı beslendikçe ruh halinde iyileşmeler gözükür (unutmayın ki ne yerseniz o’sunuzdur !)

istediği kıyafetleri isteği yerden rahatça bulmaya ve özgürce giymeye başlar, aynada ki görüntüsü kişiyi tatmin eder dolayısıyla sosyal ortamında daha bir iyilik hali ve özgüvene erişir. Bu ve bunun benzeri pek çok değeri kucağına alan kişi kalıcı kısıtlanmışlığın vermiş olduğu büyük destek ile sağlıklı beslenmeye ömrü boyunca devam eder. Fakat unutmayınız ki hiçbir yol mucizevi değildir. Mideye hiç ihtiyaç duymadan dil altından kana karışan yüksek enerjili pek çok yiyecek mevcut. Yani siz midenizin %80’ini de aldırsanız çikolata, dondurma, şekerleme, cips, gazlı içecekler gibi yiyecekleri rutin hayatınızda sürekli olarak tüketirseniz bu yiyecekler daha henüz midenize ulaşamadan ağızınızda sindirimi başlayarak kana karışacak ve siz yüksek enerjili kaloriyi vücudunuza almış olacaksınız. Eğer süreç bu şekilde devam ederse tüp mide ameliyatı sonrası yeterli kiloyu veremeyebilir ve verdiğiniz kiloları geri alabilirsiniz. Bu nedenle tüp mide ameliyatı sonrası alanında uzman bariatrik cerrahi uzmanı doktor ve bariatrik diyetisyenin sistematik takibinde olmanız ve önerilerine uyarak sağlıklı beslenmeyi hayatınıza entegre etmeniz oldukça önemlidir.


mide-botoksu-nedir.jpg

Tüp Mide Ameliyatı Kriterleri

Obezite gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülme sıklığı artarak ortaya çıkan kronik ve kompleks en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Uzman eşliğinde sağlıklı diyet programlarının ve fiziksel aktivitenin sonuç vermediği durumlarda kişi ameliyat kriterlerine uygun ise Sleeve Gastrectomy dediğimiz halk arasında Tüp Mide olarak bilinen obezite cerrahisi uygulanabilir. Tüp mide ameliyatında midenin %80’ini laparoskopik yani kapalı ameliyat yöntemi ile çıkartılmaktadır. Yetişkinlerde obeziteyi sınıflandırabilmek amacıyla ‘Beden Kütle İndeksi’ dediğimiz kilogram cinsinden kilonun boyun metre karesine bölümüyle ortaya çıkan değer baz alınır.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre obezite sınıflandırması şu şekildedir;

30.00-34.99 arası   1. Sınıf Obez,

35.00-39.99  arası  2. Sınıf Obez,

≥40.00 ve üzeri ise 3. Sınıf Obez (Morbid) olarak sınıflandırılır.

Tüp Mide Ameliyatına Uygunluk İçin;

  • BKİ> 40 kg/m2 olması ya da BKİ> 35 kg/m2 beraberinde; tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, hiperlipidemi, reflü gibi komorbidite hastalıkların bulunması tüp mide ameliyatı için uygun kriteri oluşturur.
  • Cerrahi tedavilerden önce uygulanan medikal tedavilerde (diyetisyen desteği, fiziksel aktivite) başarısız olunması,
  • Psikolojik durumun stabil olması,
  • Kişinin herhangi bir şekilde aktif kalp hastalığı, ileri akciğer yetmezliği ve kanser gibi hastalığı olmaması
  • 18-65 yaş aralığında olan kişilere (Üst sınır ve alt sınır yaşın kişinin genel sağlık durumunun iyilik haliyle birlikte esneme payını içinde bulundurmaktadır. 18 yaş altı kişilerde hastanın obezite derecesi, hekimin kararı ve ebeveynlerinin onayı gereklidir. 65 yaş üstü kişiler için de yine obezite derecesi ile yandaş hastalıklarının varlığı ve genel sağlık durumuyla hekiminin onayı gereklidir.)
  • Hastanın diyabeti var ise ve tüm diyet ve medikal tedavi yöntemlerine karşın kontrol altına alınamıyorsa hastanın vücut indeksi 30-35 aralığında olursa dahi tüp mide ameliyatına uygundur.

Bu şartlar sağlanmadığı takdirde hastaya tüp mide ameliyatı uygulanamaz. Unutmayınız ki obezite cerrahi ameliyatları sadece estetik görünüm amacıyla yapılan ameliyatlar değildir. Vücutta aşırı yağlanma sonucu bozulmuş olan sağlığı iyileştirmek ve yaşam kalitesini arttırmak amacıyla yapılan bir sağlık ameliyatıdır.

 


mide-botoksu-nedir.jpg

Tüp mide ameliyatı nasıl yapılır?

Tüp mide çeşitleri ?

Obezite cerrahisi kişinin sağlığı bozacak ölçüde kilo alımı sonrası diyet, egzersiz ve ilaç tedavileri ile başarılı sonuç sağlayamadığı durumda kişinin kalıcı ve ortalama olarak %80 (± 15) başarılı sonuç sağladığı obezite ile mücadele yoludur. Obezite ile mücadelede gelişen teknoloji ile birlikte obezite ameliyatlarında farklı teknikler mevcuttur. Tüp mide, Gastrik By-pass, Duodenal Switch, Mini Gastrik By-Pass obezite cerrahi çeşitleridir. Obezite tedavisinde uygulanan bariatrik cerrahi yöntemleri; besin ögelerinin emilimini engelleyici malabsorbtif yöntemler ve besin alımını kısıtlayıcı restriktif yöntemler olmak üzere ikiye ayrılır. Aynı zamanda hem emilimi engelleyici hem de besin alımını kısıtlayıcı kombine yöntemlerde mevcuttur. Kısıtlayıcı yöntemler; İntragastrik Balon, Gastrik Pacing, Vertikal Band Gastroplasti (VBG), Laparoskopik Ayarlanabilir Gastrik Band (LAGB), Laparoskopik Sleeve Gastrektomi’dir (LSG) (Tüp Mide). Emilim engelleyici yöntemler; Biliopankreatik Diversiyon (BPD), Jejunoileal Bypass (JIB) iken kombine yöntemler; Biliopankreatik Diversiyon-Duedonal Switch (BPD-DS), Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB) ve Mini Gastrik Bypass’dır (MGB). Fakat unutulmamalı ki her ameliyat her hasta için uygun değildir. Hastanın tanısı ve değerlendirilmesi sonucu hasta için uygun ameliyat tekniğine hekim hastası ile birlikte karar verir. Bu ameliyat teknikleri arasından ise halk arasında mide küçültme ameliyatı olarak bilinen, Türkiye’de ve Dünya’da en çok uygulanan obezite ameliyatı Sleeve Gastrektomi yani Tüp Mide Ameliyatı’dır.

Tüp mide ameliyatı laparoskopik (kapalı ameliyat tekniği) uygulanan, yani cerrahın cilt üzerinden büyük kesiler açmadan, 0.5 cm’lik küçük kesiler ile karın boşluğuna ulaştığı cerrahi bir tekniktir. Bu ameliyat tekniği sayesinde ameliyat riskleri daha aza indirgenir. Daha az kanama riskleri, daha az ameliyat sonrası ağrı, daha kısa ameliyat sonrası hastane yatışı, günlük yaşama ve çalışma hayatına daha erken dönüş, kozmetik görünümde daha az kaygı gibi avantajları barındırır. Tüp mide ameliyatında küçük kesiler ile karın boşluğuna ulaştıktan sonra midenin %80’i kesilerek çıkarılır. Midenin %80’inin kesilerek vücuttan ayrılması sonucu midenin ince ve uzun bir tüp şeklini alması amaçlanır. Geriye kalan ve aslında sanılanın aksine kişinin yaşamsal ihtiyaçlarını ve sağlığını sürdürmesine yetecek olan %20’lik hacimin kısıtlanmış besin alımı ile birlikte hasta zayıflayarak sağlıklı beden görünümüne ulaşır. Tüp mide ameliyatında çıkarılan %80’lik  parçada bulunan ghrelin hormunu yani açlık hormonunun çıkarılmasıyla hastanın ameliyat sonrası iştahı azalır ve tüp mide ameliyatı sonrası süreçte uyumluluk hali gözükür. Midenin giriş ve çıkış bölümlerinde bir müdahalede bulunulmadığı için sindirim sistemi rahatlıkla görevine devam eder. Bu bakımdan tüp mide ameliyatı risk ve daha sonra oluşabilecek komplikasyonlar açısından diğer bariatrik ameliyat seçeneklerine göre riski daha düşük bir yöntemdir.


mide-botoksu-nedir.jpg

Tüp Mide Nedir ?

Tüp Mide Ameliyatı ülkemizde ve dünyada en çok kabul gören ve uygulanan laparoskopik cerrahi (kapalı ameliyat) yöntemiyle midenin %80’lik kısmının çıkarıldığı, midenin ince uzun bir tüp halini alması nedeniyle ‘Tüp Mide’ olarak adlandırılan bir obezite tedavi yöntemidir. Tüp mide ameliyatı laparoskopik cerrahi yöntemiyle yapıldığı için büyük kesiler yapılmadan, karnın ön duvarından 0,5 cm’lik delikler açılarak uygulanan cerrahi bir yoldur. Tüp mide ameliyatı sağlık amaçlı uygulanan, uygulanabilmesi için kişinin Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş kriterlere uygunluğu gerekir. Tüp mide, midenin %80’lik kısmının çıkarılması ve kalan %20’lik hacmin kısıtlayıcılığı ile midenin hacminin küçültülmesini amaçlayan kalıcı bir obezite tedavi yöntemidir. Tüp mide ameliyatından sonra çıkarılan %80’lik kısımda bulunan açlık hormonunun salgılandığı yerin çıkarılmasıyla açlık ve iştah ile ilgili süreç içerisine uyumluluk sağlanır. Mide hacminin küçülmesi ve kişinin yeme isteğinin azalması ile birlikte kişi kilo verme sürecine başlamış olur. Tüp mide ameliyatı sonrası kişi bireysel farklılıklar göstermekle birlikte 6. ve 18. aylarda ideal kilosuna veya ideal kilosuna yakın bir yere ulaşır.


bariatrik-cerrahi-sonrasi-beslenme-1200x801.jpeg

Obezite; “Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlığı bozabilecek anormal aşırı yağ birikimi olarak tanımlanmaktadır.” Obezite sadece bir beslenme veya yetersiz hareket sonucu ortaya çıkan bir estetik sorun değil çok boyutlu kronik; tedavi edilmediği takdirde yaşam kalitesi kesin olarak azaltan ve ölümcül sonuçları olan ciddi bir hastalıktır. Obezite Cerrahisi obeziteyi gidermek amacıyla yapılan cerrahi müdahelelerin tamamınına verilen isimdir ve tıpta “bariatrik cerrahi” denilmektedir.

Ülkemizde ve dünyada artan obezite prevalansı nedeniyle bariatrik cerrahi ameliyatlarına olan ilgi de bu oranda artmıştır. Fakat cerrahi kesin çözüm yolu olarak düşünülmemelidir. Ameliyat sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmak için bir araç şeklinde düşünülmelidir. Bariatrik cerrahi beslenme alışkanlıklarını bir ömür boyu değiştirecek köklü bir değişim sürecidir. Ameliyat sonrası azalan ve hatta neredeyse tamamen ortadan kalkan iştah durumu ve küçük porsiyonlarla oluşan doygunluk hissi bu ameliyatlar sonrası bireyin sürece uyum ve başarı sağlamasına olanak tanır.

Bariatrik cerrahi sonrası ilk hedef makro (proteinler, karbonhidratlar ve yağlar) ve mikro (vitaminler ve mineraller) besin ögelerinin yerine konulması ve yeterli hidrasyonun (sıvı desteği) sağlanmasıdır.

Bariatrik Cerrahi Operasyonu Sonrası Beslenme Önerileri

  • Operasyon sonrası (operasyonun türüne göre) ‘ Berrak sıvı – püre – yumuşak katı gıda ’ geçişlerini beslenme uzmanınızın kontrolünde adımlandırılmalıdır.
  • Yeterli hidrasyonu sağlayabilmek için günde ortalama 1.5 – 2.5lt. su tüketmeli.
  • Yeterli miktarda protein alınmalıdır.
  • Operasyon sonrası 1 ay gaz problemleri yaşanmaması için sakız
  • çiğnenmemeli ve pipet kullanılmamalıdır.
  • Hiçbir besin çok sıcak veya çok soğuk tüketilmemelidir. Ilık tüketilmelidir.
  • Katı ve sıvı ayrımına dikkat edilmelidir. Katı yiyecek ile sıvı içeceği aynı anda tüketmeyiniz.
  • Alkol, gazlı içecekler ve meyve suları yüksek kalori içerir ve iştahınızı arttırır, bu yüzden uzak durulmalıdır.
  • Besinleri küçük parçalar halinde uzunca çiğneyerek tüketilmelidir. Bir öğünü tüketmek yaklaşık 30-40 dk vaktinizi almalıdır.
  • Operasyon sonrası en az 1 ay kafein tüketimi sınırlandırılmalıdır.
  • Ortalama 3-6 ay gaz yapması nedeniyle kuru baklagiller (mercimek,nohut, kuru fasulye vb.) tüketilmemelidir.
  • Yağda kızartma, kavurma gibi yöntemler yerine ızgara, haşlama, buğulama veya fırın yöntemleri seçilmelidir.
  • Bedeninizi ve midenizi en iyi siz tanıyorsunuz ! Doygunluk hissinin gelmeye başladığı an yemeyi sonlandırmalısınız. Tıkanmışlık hissi ve karnınızın ortasında baskı durumu yaşanmamalıdır.
  • Egzersizi mutlaka hayatınıza entegre etmelisiniz !! Operasyon sonrası ilk 15 gün hafif-orta tempoda yürüyüşler, 15 gün sonrasında yüzme ve 2 ay sonrasında ağır sporları yapabilirsiniz.

Unutmayınız, hiçbir yolda tek başına mucize yok. Operasyon sonrası başarı sizin beslenme programınıza uyumunuzla orantılıdır.

Dyt. Seda DOYAN

 


obezite-nedir-1200x800.jpeg

Obezite (aşırı şişmanlık); Dünya Sağlık Örgütü’nün, “Yağ dokularında sağlığı bozacak ölçüde anormal veya aşırı miktarda yağ birikmesi” olarak tanımladığı hastalıktır.

Yaygın olarak Beden Kitle İndeksi (BKİ) ölçütüyle tanımlanır. BKİ, kilogram cinsinden vücut ağırlığının metre cinsinden boyun karesine bölünmesi ile hesaplanır. BKİ > 30kg/m2 olması bireyi obez kategorisine dahil eder. BKİ > 35kg/m2 2. derece obez ve obezitenin sonuçları açısından en fazla risk altında olanlar BKİ > 40 kg/m2 olup morbid obez olarak tanımlanan grupta yer alırlar.

Obezite gerek sıklığı, gerek sonuçları açısından çağımızın en önemli sağlık sorunudur. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşayan erişkinlerin yaklaşık 1/3 kadarının kilolu, 1/3 kadarının da obez olduğu bilinmektedir. Obezite tüm nedenlere bağlı ve kardiyovasküler nedenlere bağlı olay ve ölüm riskini arttıran önemli bir hastalıktır. Obezite öte yandan, hipertansiyon (HT), dislipidemi, tip 2 diyabetes mellitus (T2DM), inme, safra kesesi hastalıkları, osteoartrit, uyku apne sendromu ve bazı tür kanserlerin sıklığını arttıran önemli bir risk faktörüdür. Obezite ve neden olduğu hastalıkların insan ve toplum yaşamı üzerinde sadece biyolojik olarak değil, aynı zamanda psikososyal ve ekonomik olarak önemli etkilerinin olduğunu söylemek mümkündür. Normal kilolu insanlara göre obez insanların %30 oranında daha fazla doktor başvurusu yaptığı, %50 oranında daha fazla hastaneye yattığı ve %80 oranında daha fazla ilaç masrafı olduğu tespit edilmiştir.

Obezite Önlenebilir Ölümlerde 2. Sırada

Obezite önlenebilir ölümlerde sigaradan sonra 2. Sırayı almaktadır. Obezite ile mücadele bariatrik cerrahi uzun süreli ve kalıcı kilo kaybı sağlanmasında etkinliği kanıtlanmış tek yöntemdir. Günümüzde mide hacminin küçültülmesi ya da besin emilim alanlarının azaltılması tekniği ile yapılan bu ameliyatlardan en çok tercih edilen yöntemler Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) ve Gastrik Bypass ameliyatlarıdır. Bariatrik cerrahide temel amaç, hastanın kontrollü ve sağlıklı bir şekilde kilo vererek sağlığına kavuşmasıdır.




Yasal Uyarı


Bu web sitesi sağlık hizmeti vermemektedir, insanları bilgilendirmek ve sitemiz hakkında bilgi vermek amacı ile hizmet etmektedir. İnternet sitesinde yer alan bilgiler hastalıkların tanı veya tedavisinde kullanılmak üzere verilmez. Site içeriğimizde yer alan bilgiler tanı ve tedavi amacıyla kullanımından doğacak sorumluluk siteyi ziyaret eden kişiye aittir.






İletişim Bilgileri


Adres: Atatürk Mah, Ertuğrul Gazi Sk, Metropol İstanbul, A1 Blok, Kat:47, Daire No:606 Ataşehir/İstanbul



Çalışma Saatleri: Hafta İçi: 09:00 – 17:00, Cumartesi: 09:00 – 13:00


Designed by ROAS Project Dijital Pazarlama 2023. All rights reserved.