Blog

mide-balonu1.jpeg

MIDE BALONU NEDİR?

Mide balonu, diğer zayıflama yollarından istedikleri sonucu ulaşamayan hastalara cerrahi risk almadan yapılabilen bir zayıflama yöntemidir. Balon şeklindeki bir slikon malzemeden yapılan mide balonu protezi midede doygunluk ve dolgunluk hissi oluşturur.

MiDE BALONU KiMLERE YAPILIR?

  • Vücut Kitle İndeksi 30 – 40 arasında olanlara
  • Diyetle, egzersizle, ilaçlarla kilo vermeyi denemiş fakat başaramamış kişilere
  • Son 5 yıldır obez olanlara
  • Zayıflama ameliyatı öncesi cerrahi riski azaltmak için kilo vermesi gerekenlere
  • Tıbbi bir engel durumu olmayanlara

MİDE BALONU KİMLERE YAPILMAZ?

  • Yemek borusunda, midede ve onikiparmak bağırsağında yara olanlara
  • Daha önce bezite ameliyatı yapılmış olanlara
  • 16 yaşının altındakilere ve 60 yaşın üstündekilere
  • Psikiyatrik bozuklukları olanlara
  • Alkol ve uyuşturucu gibi bağımlılığı olanlara
  • İltihaplı bağırsak hastalığı olanlara
  • Kan sulandırıcı ilaç kullananlara

MİDE BALONU NASIL TAKILIR?

Genel anesteziye gerek duyulmaz. Hafif uyku halinde yapılır. Endoskopi yöntemi kullanılır. Ortalama 10-15 dakika sürer. Mide balonu öncesi hasta 10-12 saat besin almamalıdır. İşlemden 1-2 saat sonra hastalar evlerine gidebilirler.

MİDE BALONU NE KADAR KİLO VERDİRİR?

Mide balonunu uyguladıktan sonra kendiliğinden kilo vermek diye bir şey yoktur. Yeme disiplini, yaşam şartı düzenlemesi gerekir. Genel bir rakam vermek gerekirse 6 ayda ortalama 15 ila 30 arasında kilo verildiği gözlemlenir. Mide balonu sonrasında verilmesi hedeflenen kilo, fazla kilonun yarısıdır. Yani mevcut kilo ile ideal kilo farkının yüzde 50’sidir. Mevcut kilosu 115 olan bir kişinin ideal kilosu 65 ise verilmesi hedeflenen kilo 25’tir. Son teknolojiyle gelişen mide balonları 1 yıl midede kalabiliyor. Süre sonunda balon alındıktan sonra sağlıklı beslenmenin dışına çıkan kişiler verdikleri kiloları geri alabilirler.

MİDE BALONUNUN YAN ETKILERİ

Yan etkileri neredeyse yok denilecek kadar azdır. Balon takıldıktan sonra 2-3 gün bulantı ve kramp sorunu yaşanabilir. Daha sonra bu şikayetler azalarak yok olur. Bir de çok nadiren balon delinmesi sonucu dışkıyla atıldığı için bazı kişilerde bağırsak tıkanıklığına neden olabilir. Fakat yeni balonlarda delinmeye çok az rastlanılıyor.

MIDE BALONU SONRASI BESLENME

  • İlk birkaç gün sıvı besinler tüketilir
  • Lokmalar küçük olmalıdır.
  • Tuz, baharat ve yağdan uzak durulmalıdır .
  • Sık ve az besin alınmalı; günde 4 – 6 arası…
  • Tatlılardan uzak kalınmalı.
  • Soğuk besin tüketilmemeli.
  • Katı gıdalar 4. gün sonunda yavaş yavaş geçilebilir. Eğer katı gıdalar problem yaratıyorsa geçiş ertelenir, tekrar sıvıya dönülür.

MIDE BALONU YAPAN HASTANELER

Mide Balonu uygulaması, endoskopik olarak yapılır. Mide balonu fiyatları hastayı gördükten sonra belirlenir.


obezite-tedavisi1.jpeg

Obezite günümüzde en önemli sağlık problemi olarak karşımıza çıkıyor. Kronik bir hastalık olarak diabetus mellitus, iskemik kalp hastalıkları, safra kesesi hastalıkları ve hipertansiyon gibi pek çok hastalığı da beraberinde getirebiliyor. Bu nedenle obezite oluşmadan önce korunmak oldukça önemlidir. Korunma ise çocukluk döneminden başlayıp yetişkinlik dönemine kadar uzanır. Beslenme alışkanlıkları, günlük fiziksel aktiviteler ve çevresel faktörler dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardır.

Obezitede korunmanın önemi oldukça büyüktür. Çünkü obezite tedavisi kişinin tedaviye olan isteği, kararlığı, etkinliği ile uzun bir dönemi kapsar. Bu dönem içerisinde obeziteye neden olan etmenler belirlenerek hastalığın tedavisine başlanmak üzere hekim, diyetisyen, psikolog ve fizyoterapistten oluşan bir ekip halinde çalışılır. Tedavinin amacı ise temel olarak belirlenen oranda ya da belirlenen orana yakın vücut ağırlığında gerçekçi bir kilo kaybının olması, kişiye hem yeterli hem dengeli beslenme alışkanlığı edindirilmesi ve yaşam standartının daha üst seviyeye çıkarılmasıdır. Bu tedavi sürecinde kişinin vücut ağırlığının ilk 6 aylık dönem içinde % 5 ila 10 oranında azalması ile oluşabilecek diğer sağlık sorunlarının önüne geçilebilmesi mümkündür.

Obezite Tedavisinde 5 Farklı Yöntem Uygulanır;

  • Diyet (Tıbbi Beslenme) Tedavisi
  • Egzersiz Tedavisi
  • Davranış Değişikliği Tedavisi (Gıda Alım Davranışının Değiştirilmesi)
  • İlaç Tedavisi
  • Cerrahi Tedavi’dir.

DİYET (TIBBİ BESLENME) TEDAVİSİ

Diyet tedavisinin temel hedefi, kişinin almış olduğu kalori miktarına azaltmaktır. Bu diyet tedavisi süreci, her bireyin metabolizma hızı, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları gibi unsurlar farklılık gösterdiği için bir diyetisyen ve hekim eşliğinde tasarlanmalıdır. Bu unsurlar nedeniyle obezite tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi oldukça önemlidir.

Tıbbi beslenme tedavisinde bireyin almış olduğu kalori miktarının azaltılmasına yönelik oluşturulan tabloda sebze ağırlıklı besinler yer alır ve ayrıca az yağlı gıdalar ile desteklenir. Böylece tedavi sürecinde kişiye doğru beslenme alışkanlığı da kazandırılır. Bu tedavi sonucunda vücut ağırlığı ile boy oranının uygun düzeye indirilmesi hedeflenir. Başlangıç evresinde belirlenmiş olan bu hedefler ideal ağırlık olabildiği gibi bu ağırlığın biraz üzerinde de olabilir. Tedavide hedeflenen ağırlığa ulaşıldığında ise tekrar kilo alımının önlenmesi ve kaybedilen kilonun korunması oldukça önemlidir.

EGZERSİZ TEDAVİSİ

Obezitede fiziksel aktivite kısıtlılığı ya da hareket azlığı neden ve sonuç olarak tanımlanabilir. Ayrıca egzersiz tedavisinin kilo kaybına etkisi tartışılsa da hareketliliğin arttırılması ve fiziksel aktivitelerin düzenli periyotlarda yapılmasının yağ dokusuyla karın bölgesinde oluşan yağlanmayı azalttığı gözlemlenir. Diyet ile birlikte uygulandığın da ise kas kütle kaybını önler. Bu nedenle tıbbi beslenme tedavisi ile egzersiz tedavisi birlikte yürütülerek kaybedilen ağırlıkların tekrar alınmasının önüne geçilebilir.

Yetişkin bir bireyin günlük enerji (200kkal) tüketimini sağlayabilmesi için her gün orta şiddette 30 dakika egzersiz yapması önerilir. Ayrıca obezite söz konusu olduğu tablolarda bireylerin her gün fiziksel aktivite yapması ve gün içerisinde aktif olması hedeflenmekte olup, enerji tüketimi bireyin ağırlığı ve aktivite şiddetine göre de farklılık gösterebilir. Bu tedavi yönteminin uygulanmasında dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise enerji tüketimi arttırılırken bireyin yaralanma riskinin düşük tutulmasıdır. Egzersizlerin kişiye uygun ve uygulanabilir olmasına özen göstermek gerekir.

DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİ TEDAVİSİ

Davranış değişikliği tedavisi, vücut ağırlığında aşırı kilonun kaybedilmesine yönelik yapılan tedaviler arasında bireyi kabullendirmek açısından en zor yöntemdir. Bu tedavi sadece az yemek yemeyi ya da fiziksel aktivite alışkanlığı kazandırmayı değil tüm yaşam tarzını değiştirmeyi kapsar. Tedavideki asıl hedef ise yemek yemek ve fiziksel aktivite hususlarındaki tüm olumsuz davranışların ve alışkanlıkların olumlu hale dönüştürülmesidir.

TEDAVİNİN BASAMAKLARINI İSE;

  • Kişinin kendisini gözlemlemesi
  • Uyaran kontrolü
  • Alternatif davranışlar geliştirmesi
  • Pekiştirme, kişinin kendisini ödüllendirmes
  • Bilişsel yeniden yapılandırma
  • Sosyal destek
  • Farmakolojik tedavi şeklindedir.

İLAÇ TEDAVİSİ

Diğer tedavi yöntemlerinden yarar görmeyen, vücut kitle indeki (VKİ) 30’un üzerinde olan veya VKİ’si 27’nin üzerinde olup kiloya bağlı gelişen hastalıkları (uyku apnesi, diabet, hipertansiyon vb.) bulunan kişilerde ilaç tedavisi uygulanabilir. Tedavi sürecinde kullanılan bu ilaçların sağlık açısından herhangi bir zararı bulunmayıp obezite tedavisine uyum göstermesine rağmen uzun süreli kullanımı önerilmez. Ayrıca ilaç tedavisini kişi kafasına göre uygulamamalı, muhakkak bir hekim tavsiyesi ile kullanmaya dikkat etmelidir. İlaçların uzun süre kullanımı sonrasında yan etkileri görülmekte olup, bırakıldığı süreç içerisinde de kalıcı etki göstermemektedir. Ancak tedavinin başarılı bir sonuç verebilmesi için tıbbi beslenme ve egzersiz tedavileri ile periyodik olarak izlenmesi ve düzenli kontroller yaptırılmasının altını çizmek gerekir.

CERRAHİ TEDAVİ

Cerrahi tedavi iki temelde ele alınır. Besinler aracılığı ile alınan enerjinin azalmasını hedefleyen bariatrik cerrahide amaç besinlerin gastrointestinal sistem içerisinde emilimini azaltmaktır. Bu hedef ile sleeve gastrektomi (tüp mide),bypass, gastroplasti, gastrik balon, gastrik bantlama vb. cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Rekonstrüktif cerrahide ise; vücut içerisinde yerleşmiş yağ topluluklarının uzaklaştırılması amaçlanmıştır. Bu tedavi diğer tedavi yöntemlerinden farklı olarak estetik niteliği taşımakta olup, kişi obezite tedavisinin gerekliliklerini uygulamadığı taktirde yağ birikiminde tekrarlamalar gerçekleşebilmektedir.


obezite-nedenleri1.jpeg

Kronik bir hastalık olarak diabetus mellitus, iskemik kalp hastalıkları, safra kesesi hastalıkları ve hipertansiyon gibi pek çok hastalığı da beraberinde getirmektedir.

OBEZITENIN NEDENLERI

arasında pek çok etmen bulunmakla birlikte aşırı ve yüksek kalorili beslenmenin yanı sıra günlük yaşam içerisindeki egzersiz ve fiziksel aktivite yetersizlikleri en belirgin nedenler olarak kabul görmektedir. Bu unsurların yanı sıra fizyolojik, genetik, çevresel ve psikolojik pek çok faktör de ilişkili olarak obezite nedenleri arasında yerini almakta olup ayrıca obeziteye yatkınlık, endokrin hastalıklar ve antipsikotik ilaçlar da obezitenin diğer gizli nedenleri arasında sayılabilmektedir.

Günümüzde yapılan araştırmalar sonucunda çocukluk döneminde görülen obezitenin artışından dolayı obezite nedenlerini yalnızca genetik değişiklikler ile açıklamak mümkün olmamaktadır. Bu nedenle obezitenin altında yatan etmenler arasında çevresel faktörler de ön planda tutulmaktadır. Obezite oluşumunun altında yatan başlıca nedenleri sıralamak gerekir ise;

  • Aşırı ve yüksek kalorili beslenme
  • Egzersiz ve fiziksel aktivite yetersizliği
  • Psikolojik faktörler
  • Genetik faktörler
  • Kullanılmakta olan ilaçlar
  • Sıklıkla ve düşük enerjili yapılan diyetler
  • Yaş
  • Cinsiyet
  • Eğitim düzeyi
  • Sosyal ve kültürel etmenler yerini almaktadır.

Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde beden gücünün daha az kullanılmasına bağlı olarak da toplumda obezite artışı mevcut olmaktadır. Bu durumu ulaşım araçlarının yaygınlaşması ve gündelik hareketlerin kısıtlanması ile açıklamak mümkündür. Ayrıca yüksek kalorili fast – food yiyeceklerin yaygın olarak tüketilmeye başlanması da bu tablonun oluşmasına katkı sağlamaktadır. Bu nedenle kişinin beslenme alışkanlığı ve bu alışkanlığı sürdürmesi oldukça önemlidir. UNICEF tarafından yayınlanmakta olan pek çok dökümanlar içerisinde ilk 6 ay anne sütü ile beslenilmesinin ve 6 ay sonrasında emzirmenin devam edilmesi ile beraber güvenilir tamamlayıcı ek besinlerle devam edilmesinin altı çizilmektedir. Ayrıca emzirmenin 2 yıl devam ettirilmesi obezite ve kronik hastalıkların da riskini oldukça azalttığı belirtilmektedir.


morbid-obezite1.jpeg

Obezite vücutta sağlığı tehdit edecek oranda yağ birikmesi olarak tanımlanır. Obezitenin nedenlerinin altında pek çok faktör bulunurken, özetle harcanılan kalori miktarından fazla kalori alınması ve bu kalorilerin yağa dönüşerek depolanması olarak açıklanabilir. Vücut kitle indeksinde kişinin kilosunun boyuna oranı %20 fazla ise obezite, eğer %60 oranında yani VKİ 40’ın üzerinde ise morbid obezite olarak sınıflandırma yapılır.

MORBIT OBEZITENIN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR

Morbid obezite metabolik bir grup hastalığa yol açabilir. Bu hastalıklar sonucunda kişi ölümcül problemlerle karşı karşıya kalabilir, yaşam kalitesi ile yaşam süresi önemli ölçüde etkilenebilir, hem fiziksel hem de psikolojik sorunlarla mücadele etmek zorunda kalabilir. Morbid obezite ile ilişkili olan hastalıklar arasında;

  • Koroner arter hastalığı
  • Tip ll diabet
  • Hipertansiyon
  • Safra kesesi taşı
  • Göğüs ve kolon kanseri
  • Osteoartrit
  • İdrar inkontinansı
  • Uyku apnesi

Damarsal hastalıklar , iskelet ve kas sistemi hastalıkları da morbid obeziteye eşlik eden hastalıklar arasında sayılabilir.

Bu nedenle uluslararası standartlara göre vücut kitle indeksi 35 in üzerinde olup ek hastalığı bulunanlara ve vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan kişilere obezite cerrahisi önerilebilir.


obezite-nedir1-1.jpeg

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre obezite, vücutta kişinin sağlığının bozulmasına neden olacak oranda yağ birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Cinsiyet ayrımı yapılarak ele alınan obezitede kadınlarda vücut ağırlığının %25 ila %30’u oranında, erkeklerde ise %25 oranında fazla yağ birikimi görülmektedir.

OBEZİTE NEDENLERİ

Obezite tanımını daha geniş ele almak gerekirse bazı faktörlerin zemin oluşturduğu nedenler ile ortaya çıkan ve ilerleyen evrelerde pek çok çeşitli hastalıkların oluşmasına yol açan ve kişinin anormal derecede vücudunda yağ birikmesine sebep olan bir tablodur diyebiliriz. Bu faktörler şunlardır:

  • Çevresel
  • Sosyal
  • Ekonomik
  • Genetik

İleriki safhalarda kronik hastalık çeşitlerinin oluşmasına yol açan bu tablo ölümle de sonuçlanabilmektedir. Obezite hastalığının vücuttaki oluşturduğu yağ birikiminin dağılımı ileri dönemlerde yol açacağı riskler yönünden oldukça önemlidir. Kollarda ve bacaklardan daha çok gövde ve karındaki yağ birikmeleri metabolik sendrom (kalp krizi geçirme olanağını büyük ölçüde arttıran risk faktörlerini barındıran bir hastalık grubu) yönünden risk taşımaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri doğrultusunda 20. ve 21. yüzyılda obez kişi sayısı 2 katı artış göstermektedir. Bu verilerde 20 yaş ve üzeri kişilerin obez olduğu gözlemlenirken, günümüzde elde edilen veriler incelendiğinde 5 yaş altı çocukların da fazla kilolu ve obez olduğu gözlemlenmektedir. Geçmiş yıllarda yalnızca gelişmiş ülkelerin bir hastalığı olarak tanımlanan obezite, günümüze bakıldığında gelişmemiş ülkelerde dahi büyük bir hastalık sorunu olarak ele alınmaktadır.

Kişinin yaşam süresini etkileyecek ve sağlığına büyük tehdit oluşturacak obezite hastalığı ölüm sebebi olarak en riskli unsur olarak görülmektedir. Obezite nedeni ile ölen kişi sayısı yılda yaklaşık 3 milyondan fazladır. Önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olan obezite yanlış beslenme alışkanlıkları, genetik faktörler, hormonal bozukluklar ve fiziksel aktiviteler geliştirilerek önlenebilmektedir.

Tedavi sürecinde ise ilk olarak kişinin vücut kitle indeksi (VKİ) heseplanarak kilonun boyun metrekaresine oranı dikkate alınmaktadır. VKİ 40 kg/m2 ve üzeri ise kişi hastalık boyutunda obez sayılmakta ve tedaviye bu oran üzerinden başlanmaktadır. Vücut kitle inteksi, vücut ağırlığının boyun metre cinsi üzerinden bölünmesi ile hesaplanmaktadır.

Vücut Kitle İndeksi (VKİ)= Vücut Ağırlığı (kg) / Boy Uzunluğunun Karesi (m)

BEDEN KİTLE İNDEKSİ SONUCUNA GÖRE ÇIKAN VERİLERDE;

18.5 kg/m2 altı Zayıf
18.5 – 24.9 kg/m2 arası Normal Kilolu
25 – 29.9 kg/m2 arası Fazla Kilolu
30 – 34.9 kg/m2 arası l. Derece Obez
35 – 39.9 k2/m2 arası ll. Derece Obez
40 kg/m2 üzeri lll. Derece Obez



Yasal Uyarı


Bu web sitesi sağlık hizmeti vermemektedir, insanları bilgilendirmek ve sitemiz hakkında bilgi vermek amacı ile hizmet etmektedir. İnternet sitesinde yer alan bilgiler hastalıkların tanı veya tedavisinde kullanılmak üzere verilmez. Site içeriğimizde yer alan bilgiler tanı ve tedavi amacıyla kullanımından doğacak sorumluluk siteyi ziyaret eden kişiye aittir.






İletişim Bilgileri


Adres: Atatürk Mah, Ertuğrul Gazi Sk, Metropol İstanbul, A1 Blok, Kat:47, Daire No:606 Ataşehir/İstanbul



Çalışma Saatleri: Hafta İçi: 09:00 – 17:00, Cumartesi: 09:00 – 13:00


Designed by ROAS Project Dijital Pazarlama 2023. All rights reserved.